MAKİNE mi LENS mi? Ciddi Bir Fotoğrafçı Karmaşası

Fotoğraf çekmeyi seviyorum; elimde de bir miktar para var. Fotoğraf Makinesine mi yatırım yapmalıyım lense mi? Makine mi, Lens mi?

Kısa bir not: Makine mı Makina mı ?

Yazıyı araştırırken çokça karşıma çıktığı ve önemli gördüğüm için kısaca değinmek istedim. TDK da makine olarak yazılır ve doğrusu da budur. Bazı üniversiteler ise makina da ısrarkar olsalar da doğrusu makine’dir. Aynı zamanda küçük ünlü uyumuna uygundur.

Şimdi dönelim fotoğraf işine 🙂

Az önce üç cümle ile özetlediğim fotoğrafçı karmaşasını sanırım tüm amatörler yaşamıştır. İlk deneyimde yaşandığı gibi, ileri zamanlarda benzer şekilde fotoğraf ekipmanı temin etme sürecinde de farklı versiyonları sıklıkla yaşanmaktadır. Amatörlükten profesyonelliğe geçerken de ‘Makineyi mi değiştirsem yoksa lens takviyesi mi yapsam’ karmaşası şeklinde ortaya çıkacaktır. Ben de bu yazımda bu karmaşayı yaşamış ve hala yaşamakta olan biri olarak birkaç kelam etme gereği duydum: Makine mi önemli lens mi?

Fotoğraf makinesi mi lens mi? Yatırımı hangisine yapmalı?

Aslına bakılırsa fotoğraf ne makinesiz ne de lenssiz oluşabilir. İkisi de olmazsa olmazdır. Fakat meseleyi yatırımı nereye yapmalı edasıyla ele alacağız. Bir de olayı iki başlık altında incelemeye karar verdim. Çünkü meseleler biraz değişmekte. Buyurun:

Amatörüm; fotoğrafa yeni başlayacağım; Gövde mi lens mi?

Fotoğraf oluşumu çok kısa da olsa aslında bir süreç işidir. Gelen ışık ilk önce lensten geçerek sensöre düşecek ve sensör yardımıyla algılanan görüntü makinenin işlemcisi sayesinde kaydedilecektir. Görüldüğü gibi fotoğrafın kalitesini etkileyen önemli üç faktör olduğu görülür. Işığa ilk etki edecek olan lenstir. Lensteki mercekler ne kadar kaliteli ise sensöre o kadar kaliteli ışık düşecektir. Buradan da anlaşılıyor ki iyi görüntü kalitesi için optik kalitesi yüksek lens şarttır.

Yukarıdaki cz 35mm f2.8 prime lensler ile 18-55mm gibi kit lenslerin arasında kalite yönünden bir çok farklılık vardır. Prime lensler genel itibari ile daha kaliteli fotoğraf sunarlar.

Yani başlayacak arkadaşların fotoğraf geçmişi olmadığından öncelikle fotoğrafçılığı belli bir merhaleye kadar etüt edebileceği makine-lens kombinasyonuna ihtiyaçları vardır. Kendi gelişimimi de göz önünde bulundurarak önerim; giriş-üst seviyesi yada orta segmentteki makineler ile başlamaları ve kit lenslerine ilave olarak bir telezum ve bir de portre lensi almaları. (Makinelerin hangi segmentte yer aldıklarını sayfanın üstünde bulunun ‘DSLR fotoğraf makineleri’ menüsünün üzerine gelerek de görebilirsiniz) Kit lenslerin optik kaliteleri çok iyide değildir çok kötüde değildir. Zum ihtiyacınıza göre fazla para vermeyeceğiniz bir kit lens tavsiyem olur.

Tele zum lensler maalesef optik olarak kitler kadar iyi olmamakta. Çok iyileri de var elbet ama araba parasına. Amatörler için telezum lensler için aranacak özellik titreşim engelleme sitemine sahip olması. Portre konusunda ise optik kalite daha iyi olacaktır. Genellikle portre lensleri prime lens olur. Yani sabit odak uzaklıklı. Örneğin 50mm f1.8 gibi ya da 85mm f1.8 gibi. Bu üçlü lens kombinasyonu ile kendinizi geliştirebilir ve ileride daha profesyonel olduğunuzda ilgi alanınızı keşfedip yatırımınızı bunun üzerine yapmalısınız.

Fotoğrafa yeni giren arkadaşlar için bu yazım da çok ilgi çekecektir. Makine ve teknik önerilerden bahsettim

‘Bir miktar fotoğraf geçmişim oldu. Elimde makine ve lens var ama kendimi geliştirmek istiyorum. Bu durumda iken Gövde mi Objektif mi?

Bir miktar fotoğrafçılık geçmişi olan arkadaşlar için değişiklik zaten ihtiyaç haline gelecektir. Makine özellik bakımından yetmeyecek veya lensler artık istediğiniz fotoğrafları çekebilmek için sizi kesmeyecektir. İşte o zaman iç sesiniz (kenarda duran paranıza göre) sizi bir arayışa itecektir. Ah o iç ses ah; çok fotoğrafçının canını yakmıştır vesselam…

Fotoğraf geçmişi olan dostlarımıza, elindeki lenslerden daha kaliteli lensler ile devam etmelerini öneriyoruz. Böylelikle fotoğrafçılıktan daha fazla lezzet almış olacaksınız.

Acemiliğinizi attığınız makine artık size yetmiyor ve daha iyisini istiyorsanız artık tam kare (full frame) bir makinenin zamanı gelmiş demektir. İlla full frame makineye de ihtiyaç yoktur o başka; lakin full frame in tadını da kullanmayan bilmez. Ben birçok marka model fotoğraf makinesi kullanmış birisi olarak tam kare makinelerin yerini hep ayrı görüyorum. Bütçenize göre bir full frame makine almanızı ve lens kombinasyonunuzu da buna göre elden geçirmenizi tavsiye ederim. Unutmayın; ff kararı almak kolay değildir zira tüm sistemi elden geçirmek gerekecek ve epey maliyetli olacaktır.  Eğer lenslerinizi değiştirmeyecekseniz ve makine sizi kesmiyorsa bir üst segmente geçerek lensleri kullanmaya devam da edebilirsiniz.

Makine temininden sonraki ilk iş ihtiyaçlara göre lens seti düzmek olacaktır. Yukarıda da dediğim gibi lens kaliteyi etkileyecek en önemli etmendir. Ayrıca görüş açınız da lense göre değişecek ve fotoğraftan aldığınız hazzı arttıracaktır. Dolayısı ile ilgi alanınıza göre lens takımı da oluşturulmalıdır.

Acemiliğini atmış fotoğrafçı kardeşlerime lens konusunda tavsiyelerim şu şekilde olacaktır: öncelikle bir geniş açı; sonra portre ve makroyu birlikte halledebileceğiniz 90 ya da 100mm civarında bir makro lens, uzaklar için optik kalitesi güzel tele lens ama titreşim engelleyicili ve genel çekimler için tak-gez olacak 2.8 diyaframlı 17-50 veya 24-105mm gibi bir lens.

Toparlamaya çalışırken…

Şimdi bana içten içe kızıyor olabilirsiniz. Hatta yukarıdaki açıklamalarımı beyhude görüyor da olabilir ve ‘biz de bu kadarını biliyoruz’ diyebilirsiniz. Doğrudur; haklısınızdır da… Lens mi makine mi sorusunun cevabını net bir şekilde veremediğimi de fark etmişsinizdir. Çünkü net bir cevabı da yok zaten. Kişiden kişiye değiştiği gibi, bütçe ve ilgi gibi birçok faktöre bağlı olarak da şekillenecektir cevap.

Diğer bir taraftan fotoğraf makinesinin yeterlilikleri ve sınırlılıkları vardır. Örneğin 5 yıl öncesine kadar fotoğraf makineleri video çekiyor denilince çok havalı olurken artık video çekmeyen makineye kimse dönüp bakmıyor bile. Yeterlilikler açıkçası kişiseldir ve görecelidir. Kendi sınırlarınıza uygun bir makine fotoğraftan haz almak için yeterli olacaktır.

Şimdi biraz daha incelteyim konuyu. 2010 yılında sıfır olarak alınabilecek çok iyi bir makine artık 2024 yılında çokça demode olmuş ve özellik bakımından da yetmez hale gelmiş olacaktır. Fakat ben 2024 yılında 1967 yapımı Carl Zeiss lensimi çok keyifli şekilde kullanmaya devam ediyorum. Lens mi makine mi sorusunun cevabına biraz da bu yönüyle kafa yoralım.

İnceltmeye devam edeyim. Malum ülkemiz başta olmak üzere enflasyon birçok ülkenin baş belası. Fotoğraf makineleri zaman içerisinde ters enflasyon ile değer kaybederken, lensler enflasyon ile değer kazanabilmekte. Birkaç sene evvel 2. El olarak 2.000 tl ye aldığım Sony e mount 10-18mm f4 lensi geçen yazın 10.000 tl ye sattım; şu aralar 15.000 den aşağı fiyatı yok. 2500 tl ye aldığım Sony a6000 makinemi 4.000 tl ye ancak sattım ve şu sıralar 7000-8000 tl civarından satılıyor.

Simdi yazımı okuyan birçok fotoğrafçı dostum bana tepki gösterebilir. Formlardan ve bizzat yüz yüze takip ettiğim kadarı ile açıklamaya çalıştığımız konunun cevabı bazıları için çok basit. Birçok fotoğrafçı arkadaşım hiç kuşkusuz LENS diyecektir. Düşünmeden Lens diyenlere bir sorum olacak: Canon ’un en iyi lenslerinden biri olan ve çok pahalı olan 400mm f2.8 lensinizi Canon ‘un ilk çıkan modeli olan 10d ile kullanın; ne hissedersiniz?

Bir arkadaşımın ‘’ Makine mi Lens mi’’  Sorusuna Cevabı:

Yazımı bitirmeden bir arkadaşımın yaptığı kombinasyonunu da paylaşmak istiyorum:

Samsung nx 20 + Samsung nx 55-200mm

Samsung nx300 + Samsung nx 60mm makro f2.8

Samsung nx30 + Samsung nx 12-24mm

Gördüğünüz gibi 3 farklı çekim açısı için 3 farklı makine ve lens kombinasyonu. Lens değiştirmekle uğraşmaması da cabası. Samsung makineler bir o kadar da hafif. Lens zaten yer kaplayacak; bari makine ile dursun, tak çıkar için zaman kaybetmem diyor. Haklı mı? Haklı olduğu taraflar çok. Ve yukarıdaki komple setin 2. El maliyeti oldukça düşük. Hatta denk getirirse Samsung nx mini + 9-27mm de almayı planlıyordu. Makine ve lensin toplam ağırlığı 300gr ve 2. El fiyatı da makul. Gündelik çekimler için kullanmayı planlıyordu. Yani Yukarıda sorduğumuz Lens mi Gövde mi sorusunun cevabını kendince hem gövde hem lens şeklinde yanıtlamış oluyor… 🙂

Sonuç olarak:

Ben direk olarak lens demiyorum. Diyemiyorum; çünkü İlk önce kaliteli bir gövde şart. Sonra Lens. Makine konusunu da milletimiz biraz abartıyor. Yatırımını her yeni çıkan modele yapmak istiyor. Teknolojiye yetişmek mümkün değil, dahası kapitalist pazarlama yöntemleriyle başa çıkma gibi bir hedef de biçmeyin kendinize. Kaliteli güzel bir gövde bize 5 yıl yeter. Yılda 4 defa gövde ve sistem değiştirmek de neyin nesi …

Sonuç olarak; İhtiyaçlara göre kaliteli ve güzel bir fotoğraf makinesi ve kaliteli optiklerden oluşmuş lens kombinasyonunu tavsiyem olur.

Ayrıca iş sadece tüm ekipmanları temin etmekle de bitmiyor. Ya fotoşop olmadan da olacak mı bu fotoğrafçılık… Hoppala….

Nedense yazımı yakın zaman önce aramızdan ayrılan Dünyaca Ünlü Fotoğrafçı Ara Güler’in bir sözüyle bitirmek geliyor içimden:

‘En iyi makine en iyi fotoğrafı çekseydi, en iyi daktiloya sahip olan da en iyi romanı yazardı.’

Işığınız kaliteli olsun…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu